FARKLI MEDENİYETLERİN YAŞADIĞI, ŞEHZADELERİ MİSAFİR EDEN ŞEHİR : MANİSA

   Gezmek için demiryollarını tercih ettiğim bir dönem. Hem ekonomik hem de gitmediğim bir kaç şehre ve tarihi yere ulaşım var. Yolculuk süreleri 3-4 saat bandını aşmayacak uzunlukta. Manisa ise bana en yakın lokasyon . Bulunduğum yerden sadece 45 dakika ve 10 TL masrafı ile en ekonomik yolculuğum olabilir. Bir zamanlar şehzadelerin deneyim kazanmak için geldiği bu şehir bugün bizi turist olarak ağırlıyor.



Manisa şehzadeler şehri olarak geçiyor ve bu detayda tarihi yerler ve kişiler hakkında yeni bilgiler öğrenebileceğimizin ilk habercisi. Osmanlı padişahlığı yapmış şehzadelerin yanında tahta çıkamamış ama burada bulunmuş genç şehzadelerin hayatından biraz bir şeyler öğrenebilirsiniz. Manisa'da bulunan tarihi yapılar ve yaşamış şehzadeler  hakkında ilk bilgilerime otogar yolu üzerinde yer alan Şehzadelerpark'ta rastladım. Ferah yeşil bir alanda Manisa'da bulunan tarihi binaların minyatürlerinin yanı sıra ülkemizde yer alan tarihi bazı yerlerinde minyatürleri var. Aynı zamanda Manisa'ya gelen şehzadelerin heykelleri ve hayatları hakkında bazı bilgilerde yer alıyor.



Minyatürleri gezmek çok keyif verdi ve çok başarılı buldum. Yapanların ellerine sağlık. Özellikle günümüze ulaşamayan Saray-ı Amire (Manisa Sarayı) minyatürü beni hem sevindirdi hem içim biraz buruk kaldı. "Manisa'da gezebileceğim saray var mı?" sorusu bu minyatürdeki bilgilerden sonra yok olarak cevaplanıyor. Minyatürüne hayran kaldığım saray maalesef aradan geçen uzun yıllar neticesinde ayakta kalamamış. Gidip göremediğim için içim buruk. En azından minyatürü fikir veriyor bize dönem hakkında. Saray Sultan II. Murad tarafından 1445-46 yılında şehrin kuzeyinde inşa ettirilmiş. "Şehzadeler Sarayı" olarak da bilinen bu yapı II.Mehmed döneminde bazı eklerle genişletilmiş ve 1595 yılına kadar faal olarak kullanılmış. Osmanlı padişahlarının da içerisinde olduğu sancak beyliği de yapmış 16 şehzade Manisa Sarayında yaşamış. Topkapı Sarayına alınmasıyla birlikte Şehzadeler kenti kimliğini yitirmiş. Saray, hızla tahrip olmuş, yağmalanmış, buna rağmen zaman zaman yapılan onarımlarla ayakta tutulmaya çalışılmış. 18.yy'a kadar küçük onarımlarla bazı kısımları ayakta tutulmaya çalışılan sarayın ahşap kısımları da Kurtuluş Savaşı sırasında tamamen yıkılmış. Ne yazık ki saraydan günümüze Fatih Kulesi, saray hamamı kalıntıları ve 1 adet nişantaşı dışında herhangi bir yapı ve mimari unsur ulaşmamış.


Manisa'da şehrin merkezinde bir sonraki ziyaret noktama doğru ilerliyorum. Sıradaki yer Mimar Sinan'ın Ege bölgesindeki tek eseri Muradiye Camii ve Külliyesi. III.Murad'ın şehzadeliği sonunda Manisa'ya Hafza Sultan Külliyesi ve Camii'sine karşılık inşa olunan Muradiye Camii ve Külliyesi Osmanlı mimarisinin Batı Anadolu'daki şaheseriymiş. Caminin yapımına 1583 yılında başlanmış,  1586 yılında bitirilmiş.




Muradiye Camii'nin yan tarafında bulunan türbe Manisa'da bulunmuş ve burayı fethetmiş bir tarihi karakterle daha karşılaştırıyor sizi, Alpaguoğlu Saruhan Bey (1270-1345). Saruhanoğulları beyliğinin kurucusu olan Saruhan Bey Horasan'dan gelip batı Anadolu, Ege denizi ve adalar üzerinde egemenlik kuran Türk Beylerinden. Manisa'yı fetih tarihi ise 1313.



Ara sokaklardan ziyaret etmek için iki farklı han beni bekliyor. Gittiğimde yeni restore edilmiş Tarihi Kurşunlu Han ve çay molası vereceğim Yeni Han. Tarihi Kurşunlu Han, Hatuniye Camii ile birlikte yapılmış, 1497-1498 tarihli vakfiyesinden anlaşıldığı üzere II.Beyazıd'ın eşi Hüsnüşah Hatun tarafından camiye gelir getirmesi için yaptırılmış. Yeni restore edilmiş boş halini ziyaret ettim. Tarihi Kurşunlu Han ziyaretinden sonra Yeni Han hem çay molası hem de görsel açıdan güzel bir yerde haftasonu ziyaret etmek için güzel bir nokta oldu. Vakit geçirmek ya da bir şeyler içmek için cafe tarzı bir yer aramak istemiyorsanız han içerisinde üst katta 3 liraya çay içebilirsiniz.


                                                                      Tarihi Kurşunlu Han



                                                                                 Yeni Han



Mitolojik hikayelere de giriş yapıyoruz bu ziyarette. Spil Dağı'nın eteklerinde yukarı bir noktada ama ulaşmanın zor olmadığı bir yerde Niobe Ağlayan Kaya hikayesini öğrenmeleri için ziyaretçilerini bekliyor. Hem Manisa'yı yukarıdan izleyebilir hem de yeni bir hikaye öğrenebilirsiniz burada. Hikaye ise şu şekilde; Mitolojideki trajik karakterlerden biri olan Niobe, Zeus'un oğlu Lydia Kralı Tantalos'un kızıdır.  Thebai kralı Amphion ile evlenir ve bu evlilikten yedi erkek yedi kız ondört çocuğu olur. Tanrıça Leto'nun ise yalnızca iki çocuğu vardır: Apollon ve Artemis. Niobe çocuklarıyla gururlanarak sadece iki çocuk doğurabilmiş Leto'yla alay eder. Apollon ve Artemis oklarıyla Niobe'nin tüm çocuklarını öldürerek bu aşağılamanın intikamını alırlar. Amphion çocuklarının öldüğü yerde intihar eder. Niobe ise şaşkın, en küçük kızının bedenine sarılır, bir anda kaybettiği ailesine ağlamaya başlar ve Spil dağının eteklerinde taşlaşır, kaybettiği çocuklarının acısıyla, akan gözyaşları ile sürekli bir yasın sembolü olur.

Mitolojik hikayeyi okuduktan sonra özellikle kayanın yüz kısmındaki acıklı ifade dikkatinizi çekiyor. Yürüyerek ulaşılabilen bu noktayı da listeye ekleyin isterseniz.




SALİHLİ'DE TARİHİ BİR KENT SARDES

Manisa'da gezilerimin olmazsa olmazı antik kent ziyaretine geldi sıra. Yakından fotoğraflamak istediğim tarihi yapılardan birine götürüyor bu yolculuk beni. Salihli'ye bağlı Sart kasabasında bulunan Sardes Antik şehrine gittim. Yolculuk İzmir'den bölgesel trenle 2.5 saat sürdü ve yaklaşık 10.5 TL masrafı var. Salihli'de inip garajdan Sart minibüsleriyle 9 dk gibi kısa bir sürede sizi antik kentin hemen önünde iniyorsunuz. Otobüs ücretinizde 5.5 TL . Bölgesel trenle yolculuk kısmına gelirsek gayet rahat konforlu. Manisa da binen sayısı fazla olunca biraz yolcu sayısında artış oldu sadece. Yani İzmir'de konaklama şeklinde bir tatil planı yaparsanız sabah saat 11'de Basmane -Alaşehir treni ile gidip akşam Uşak- Basmane treniyle dönebilirsiniz. Salihliden tren saat 19.30 civarı geçiyor.


Sart (Yunanca Sardeis) burada bulunan yaklaşık 3 bin yıllık yerleşimin adı. Sardeis M.Ö 7.yy'dan M.S 7.yy'a kadar Anadolu'nun en görkemli şehirlerinden biri olmuş. Paktolos (Sart) çayından elde ettikleri doğal alüvyon altını sayesinde kavuştukları büyük servet, burada eskiden beri yaşamakta olan Lidyalıları Anadolu'nun en zengin ve güçlü halkı haline getirmiş. M.Ö 547'de Anadolu'nun Persler tarafından fethedilmesiyle, Sardeis,  Perslerin önemli bir idari merkezi haline dönüşmüş ve Satraplara (Valilere) ev sahipliği yapmış. Büyük İskender'in M.Ö 334'de işgalinden sonra, Artemis Tapınağı, tiyatrosu ve diğer kamu yapılarıyla şehir Hellenleşmiştir. Roma döneminde (M.S 1-4 yy.) hayatı kolaylaştıran hamamlar, stadyum ve benzeri yapılarla donatılarak, Sardeis bir Greko - Roman metropol hüviyetine bürünmüş. Şehrin son parlak safhası M.S 4.-7. yy'lar arasında Geç Roma dönemi.


Burada sizi hayrete düşürecek, benim çok beğendiğim yapı Hamam - Gymnasium Kompleksi. M.S 2. yy sonu ve ya 3. yy başında tamamlandığı düşünülen bu yapı M.S 7. yy 'dan itibaren harabeye dönüşmüş.Yıkanmak, Roma İmparatorluğunun tamamına yayılmış olan sosyal bir gelenekmiş. Bu gelenek , ılık, sıcak ve soğuk su ile keyifle yıkanarak, sohbet ederek, egzersiz yaparak ve kültürel uygulamalarda bulunarak serbest zamanların değerlendirildiği faaliyetleri içeriyormuş. Roma hamamları da gibi yapılarda bu geleneğin fiziki bir kanıtı. Sardes'i ziyaret ettiğinizde karşılaştığınız bu tarihi yapı da bu şehirde bulunan hamamlardan sadece birisi.




Hamam - Gymnasium Kompleksi'nin hemen yan tarafında Havra (Sinagog) kalıntılarının bulunduğu kısmı inceleme şansı buluyorsunuz. Havra , geç antik dönemde zengin Musevi cemiyetinin merkezi olarak hizmet vermiş. Günümüze gelen kalıntıların çoğu 5. ve 6. yüzyıllara aitmiş. Şehrin çoğu kısmında olduğu gibi erken M.S 7 yy'da terkedilmiş.

Ben burayı incelerken iki farklı ayrıntı dikkatimi çekti. İlk detay 1000 kişiyi barındıracak genişlikte olan Ana salon'da yer alan yer işlemeleri oldu.


                                                                         Havra Ana Salon


İkinci detaysa ön avlunun ortasında bulunan, cemaatin ayin öncesi ellerini yıkadığı orjinali mermerden yapılmış, vazo görünümlü su kabı (kreater).



Burayı gezerken görebileceğiniz dükkanlar ve lokantalar gibi kısımların yanında 2500 yılı aşkın bir süre boyunca doğu-batı yönünde Sardeis'ten geçen yolların en önemlilerinden biri olan anıtsal Roma Caddesi kalıntılarını da görebilirsiniz. Şehrin geç antik dönemdeki yenilenmesi sırasında, Hamam - Gimnasium Kompleksinin güneybatı köşesine umumi tuvaletler inşa edilmiş. Bu tarihi alanı gezmeye başladığınız ilk adımlarda karşınıza çıkan kalıntılardan ilki bu yapılar.


Özellikle Hamam - Gymnasium önünde fazla vakit geçirmek istedim. Fotoğraf makinem elimde defalarca farklı açılardan deklanşöre bastım. Yer aldığı büyük alan, önünde bulunan yeşillik, bulunduğu coğrafyanın temiz havası gibi etkenler orada vakit geçirme isteğinizi arttırıyor. Gitmem gereken bir yer daha var. Ziyaret ettiğim noktadan 100 m yürüyüp sola döndükten sonra 1 km ileride beni bekleyen yapı Artemis Tapınağı...



Dünya'da bulunan en büyük tapınaklardan biri olan Artemis Tapınağı, tanrıça Artemis'e ithaf edilmiş. İlk tapınağın yapımına, Hellenistik dönemde M.Ö 3. yy'da başlanmış ve sadece ana bina (cella) bu dönemde bitirilmiş. Roma İmparatorluk döneminde (M.S 17 - 400)  tapınağın ana odası (cella), inşa edilen bir duvar ile iki eşit mekana bölünmüş. Aynı dönemde dış sütunların yapımına da başlanmış. Hellenistik tapınağın arkasında yer alan sütunlar dikilmiş ama bitirilememiş.



Artemis kültünün gözden düşmesinin nedeni pek iyi anlaşılamamış. Roma yönetiminin M.S 4.yy'dan itibaren Hristiyanlığı kabul etmesi pagan kutsal alanlarının kapanmasına neden olmuş. 7. yy'dan itibaren bina harabe haline gelmiş ve mermerleri yakılarak kireç haline dönüştürülmüş ve ya devşirme olarak kullanılmış.



GEZİNİN LEZZETİ

Sıra geldi Manisa'dan tok bir şekilde ayrılmak için geziyi şehre ait bir lezzetle noktalamaya: Manisa Kebabı... Yorgunluk hat safhada yürürken ayarı kaçırıp 40 bin adım atan ben tren istasyonunun yanında bir yer buldum Manisa Kebabı'nı denemek için. 20 TL ücret karşılığında ezmeleri ve güzel sunumuyla farklı bir lezzeti bu gezide tatmış oldum.


HEDİYELİK

Manisa'ya gelip eli boş dönmek istemeyenler içerisinde 41 farklı baharat bulunan Mesir Macunu almadan dönemez tabii. Ben de 5 liralık küçük paketler aldım hediye babında. Çarşı içerisinde Yeni han civarında satan fabrika satış noktaları var oralarda mevcut dükkanlar.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder