SEFERİHİSAR'IN RENKLİ VE TURİSTİK KÖŞESİNE YOLCULUK : SIĞACIK

İzmir'in hemen hemen tüm ilçelerine gezi düzenledim sanırım. Her biri turistik her birinin kendine özgü havası var. Geçirdiğiniz vaktin hiç bir şekilde boşa harcanmadığı bu yerlere , Şubat - Mart arası planladığım Ege gezileri ile birlikte yeni bir durak  daha ekledim : Seferihisar ve Sığacık. Seferihisar ve "cittaslow" kavramını birlikte duymam, bu unvanı hak eden bir yeri yakından görme istediğimi zaten kat kat arttırdı. Denize olan yakınlığı, geleneksel evleri ve renkli sokaklarıyla kısacası aslında adımlarımız da kaybolmak istediğimiz o sessiz sakin şirin yer ortamı. Yavaş ya da sakin şehir deniyor ama bu güzelliklerle ismi  duyulduğundan beri ziyaretçi sayılarının git gide daha da artacağını düşünüyorum. Ben sezonda ziyaret etmedim ve Mart ayının 19 derecelik güneşli bir bahar gününde İzmir'in güzel havasında bu sakinliği yaşadım. Bakalım başımızdan neler geçmiş, neler öğrenmişiz.


İzmir'de konakladığım için çevre illere düzenlediğim gezilerden daha rahat bir yolculuk geçireceğim ve enerjimin büyük kısmını keşfetmek için harcayacağım için mutluyum. Seferihisar'a Fahrettin Altay'dan 985 numaralı otobüsler gidiyor. İlk kalktığı durak orası önünde insanlar bekliyor göre bilirsiniz. Ben önce İzbanla Halkapınar'a oradan da metro ile Fahrettin Altay'a gittim. Araba saatleri 25-30 dakika da bir falan sanırım. İnternetten bakabilirsiniz otobüs saatlerine. Böylece kendinize en uygun saati seçebilirsiniz. Yolculuk 1 saat civarı sürüyor. Teos ve Sığacık tabelalarını gördükten sonra indim ben şöföre sorup. Durağın hemen yan tarafından ise Sığacık'a giden yeşil minibüslere binebiliyorsunuz. Böylece 2.5 TL ücret karşılığında 5-6 dakikalık bir süre zarfında Sığacık Kaleiçi'nde inebilirsiniz. Eğer inmezseniz Akkum'a kadar gidersiniz söyleyeyim o noktaya da geleceğiz.


Sığacık Seferihisar'ın bir mahallesi, 16. yüzyılda inşa edilmiş bir kalenin surları içinden çevreye doğru yayılmaktaymış. İlk yerleşme Teos antik kentinin kuzey limanını oluşturan koyda gerçekleşmiş. Sığacık evleri, renkli sokaklar ticari mekanlar, hamam gibi yapılar kaleiçinde yer alıyor. Gelelim kalenin hikayesine ve yaşananlara... Sığacık Kalesi 1521 - 1522 yıllarında Rodos Seferine hazırlık olması amacıyla Kanuni Sultan Süleyman'ın emri üzerine donanma komutanı Parlak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. O dönemde meskun bir yer olan Sıgla / Sıgala (Sığacık) kalenin inşaatı ile birlikte hububat ve meyve ticareti açısından önemli bir liman haline gelmiş. Sığacık kalesi belli bir  yerleşim yerini savunmaktan çok bir deniz üssü olarak hizmet vermiş, daha sonraları gümrük kontrol merkezi olarak kullanılmış. Hikayesini okumayı tamamladıysanız hadi renkli sokaklara adımlarımızı atalım.



Ne dedik sezon daha başlamadı hazırlıklar devam ediyor. Kimi dar sokaklarda kurulu iskeleler , kimi dükkanların önünde boyanan sandalye masalar kimi otellerinde renkli panjurları kapalı. Şu haliyle bile huzurlu, renkli, adımlamak güzel bu yerde. Bu arada her yer kapalı sanmayın. Hediyelik eşya dükkanları, pansiyonlar açık olan çoğu yer mevcut. Her işletme kendi mekanına farklı bir renk katmış. Gelecek ziyaretçiler rengarenk bir ortamın içerisinde kaybolacak gibi duruyor. Alaçatı'ya sezonunda gitmiştim ve kalabalığın nasıl olduğunu biliyorum. Buralarda gelen misafirlerin katacağı neşeyle sezonda inanılmaz oluyordur bundan eminim. Bu renkli sokakları bir de sezonunda göreyim diye kendime söz veriyorum.





Ara sokaklarda dolanıyorum elimde fotoğraf makinesi, anlamaya çalışıyorum nereden nereye çıkılıyor diye. Birkaç ziyaretçi var benim dışımda, akşama doğru daha da arttı tabii. Kalenin yanından limana çıktım karşımda banklardan izlenilesi mavi bir manzara. Listeye ekledim hemen ayrılmadan yap diye. Kalenin yanından giden yol ve limanın hemen yanında yer alan kafeteryalar. Buradan yürüyüş yapıp birçok mekanla karşılaşabilirsiniz. Denizi gördük hani plaj nerede? Takılın peşime plaja gidiyoruz !


Gideceğimiz nokta Akkum. Sığacık'a 2 km falan mesafede. Sordum "yürünür mü?" diye. Bu arada yürürken ayakkabımın tabanı parçalandı. Ne güzel bir gezi anısı değil mi? Ama hala Akkum'a yürüyerek gitmenin peşindeyim. Bazen kendime çok güveniyorum bu iyi mi bilmem. Biraz yürüdüm baktım biraz yokuş tırmanmak gerekiyor yolun gerisini göremiyorum. 5 dakika bekledim baktım yeşil minibüs geliyor atladım. 2.5 TL verdim ve 1 ya da 2 dakika sonra Akkum'dayım. Beni tanıyan bilir ve ben bu yolu yürüyerek dönerim hanımlar beyler...


Tepeden gördüğüm Akkum mest etti beni. Plaj, deniz ve ortam harika. Şöför abi bırak beni diyeceğim manzara fena hemen fotoğrafını çekmem lazım. Baktım muhabbette sardı başka kimse yok. Dedim dönerken alırım ben buradan manzara fotoğrafı. Daha o dakika koydum zaten kafaya yürüyerek dönmeyi. Bir de minibüs şöförü beylere, abilerimize ,kardeşlerimize danıştığımızda hiç ters tepki veren olmuyor. Bunu daha önce de yazdım gelecekte de yazacağımdan şüphem yok. Şöför abiyle de bu konuyu konuştuk. Aynısını dedi; " Bizim insanımız diğerleri gibi değil yardımcı oluyor genelde" diye. Mesafeler kısa ama aklınızda soru işareti olursa danışabilirsiniz. Bilgide aldım inmeden. Yani ben mi hep iyi kişilere denk geliyorum bilmem ama sorularımız gezilerde cevapsız kalmıyor çok şükür. Plaj nasıl ya bu arada?




Bu sefer ki Ege turunda dalga sesini iyi dinledim. Güzel yerlere gittim Akkum da bu duraklardan biri oldu. Doğal ortamda güzel kayalıkların denizle uyumu falan. Hani doğa fotoğrafları falan çekmekle meşgulseniz diye dedim. Plajda tabanı parçalanmış botumla adımlarken insanlar sıcaklığı fırsat bilip yüzüyorlar. Dedim ya hani sezonda geleyim kaleiçinde renkli sokaklarda kalabalıkken gezeyim diye. Benim bir de gelip burada yüzmem lazım yoksa içimde ukte kalır. O zaman arabayla gelirim ama. Gel, yüz, dön bir de otobüsle falan acayip yorucu olur. Ama yapılır mı derseniz niye yapılmasın ki? Günübirlik denize girmek için arabasız da gelinir yani.


Dönüş için geriye doğru yürürken manzarayı biraz daha izleme isteğimi bastıramadım. Denizi gören güzel bir yerde çayımı da içtim. Uzun uzun izledim manzarayı. Bir daha ne zaman geliriz belli olmaz. Sohbet ettim, Sığacık'ta oturup Akkum'da çalışanlar da yürüyerek geliyormuş bazen spor olsun diye. Yani yürüyerek döneceğim kesinleşti. Çayımı içtim, manzaranın fotoğraf çekmek için tepeye çıktım, bana korna çalan yeşil minibüse " yok sağol ben yürüyeceğim" anlamına gelen el işaretimi yaptım ve geri dönüş başladı. Ama Akkum'a uğrayıp denizi ve plajı ziyaret etmenizi isterim. Fotoğraflar hoşunuza giderse listeye ekleyin.




10 dakika falan yürüdüm sanırım Sığacık'a kadar belki daha da az. Tepeden Sığacık tabelasının yanında fotoğrafımı çektim, deniz kenarında oturup manzaranın keyfini çıkardım. Kaleiçinde biraz daha yürüyüp hediyeliklerimi aldım. Hediyelik kısmına gelince lokum, kolonya ve sabun gibi seçenekler var. Mesela mandalinalı kolonya gördüm.


Seferihisar gezisi planlayıp Sığacık'a gelmeyi düşünürseniz Teos Antik Kenti'ni de ziyaret edebileceğinizi aklınızda bulundurun. Ben gitmedim. Hem arabasız gitmek zor olur dediler hem ayakkabımın çıkardığı problem bana zorluk yaşatabilir dedim. Çünkü sanırım minibüsün bıraktığı noktadan yürümek gerekiyormuş biraz. Normalde denerim girmeyi böyle durumlarda ama sakin ve doğal ortam beni içerisine çekip bırakmadı ve vakit ayıramadım diyelim. Ama Sığacık içerisinde karşılaştığım Teos Antik Kenti hakkında bilgi veren tabeladan kuruluşuyla ilgili öğrendiğim bilgiyi sizlere aktarayım. Antik yazarlardan Strabon ve Pausanias, Teos'un önce Athamas tarafından kurulduğunu ve bu nedenle ünlü Lirik şair Anakreon tarafından Athamantis olarak adlandırıldığını; sonra İon kolonizasyonu döneminde Kodros'un evlilik dışı oğlu Naoklos ve daha sonra Atinalı Apoikos lle  Damasos ve Boiotialı Geres tarafından kurulduğu biliniyormuş. Ben girişi böyle yapıp kısa bir bilgi vermiş olayım. Gerisi sizde artık.

Tahmini 6 saat geçirdim ve sakin bir yerde geçen güzel bir gün oldu. Dönüşü geldiğim gibi yaptım ama bu sefer önce otobüs sonra metro. Umarım bilmediğiniz bir yer hakkında bilgi sahibi olmanıza vesile olabilmişimdir.  Bir sonraki yazı da görüşmek dileğiyle...
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder