HAYRANLIK UYANDIRAN YAPILARIYLA EGE'DE HARİKA BİR ANTİK KENT : AFRODİSİAS

Planlarımın havanın ısınacağı düşüncesiyle epey yoğunlaştığı bir dönemde listemdeki yerleride bir bir aradan çıkartıyorum. Ege'de adım atmadığım tarihi noktaların sayısıda gittikçe daha da azalıyor. Bu dönemdeki yolculuklarım keyifli çünkü seyahat etme amacıma katkıda bulunmaya devam ediyor bu yolculuklar. Ekonomik ve kısıtlı imkanlarla gerçekleştirebileceğiniz yolculuklar bunlar. Eğer Ege'de ziyaretler gerçekleştirmek isterseniz blog içerisinde farklı yazılar var. Bugün tarihi bir kentin ziyaretçilerinden biri olmak üzere sabah 5.30 da kalkıp 6'da henüz gün doğmamışken yola çıkıyoruz. Afrodisias'ı ziyaret etmek üzere yoldayız.

Ege'nin şehirlerini trenle ziyaret ediyorum bu aralar. Sabah 7.42'de İzmir Basmane'den kalkıyor trenimiz. En erken tren o saatte. Denizli treniyle Nazilli de inip devamında 50 dakika falan bir otobüs yolculuğumuz var. Önce tren yolculuğu kısmından bahsedelim. Bölgesel trenle yolculuk ediyoruz. Biletlerimizi yolculuk öncesinde aldık. Herhangi  bir yer numarası yok, bilet alma işlemi 2-3 dk civarı falan sürüyor. İzmir -Nazilli arası tren bileti için 15.5 TL ödedim. Yani gidiş dönüş 31 TL. Yazının sonunda toplam maliyeti de hesaplarız.Tren içerisinde çay, tereyağlı gevrek servisi var. Koltuklar rahat tuvaletleri temizdi. Nazilli'ye yaklaşık 3 saat sürecek bir yolculuk için koşullar güzeldi kısaca. Nazilli'ye indik ve doğru otogara. Kış mevsiminde ilçelere giden otobüs sayısı yaz aylarına göre azalma gösteriyor. Önce Karacasu ilçesine oradan da Afrodisias'a gidicez. Otogardan
Karacasu Birlik arabasıyla 35-40 dakika sonra Karacasu'ya vardık. Zaten otogarda durdu.Otobüs ücreti de 7.5 TL. İndiğimizde şöför bize Ataeymir yazılı arabalarla Afrodisias'a gidebileceğimizi söyledi. Yani şöyle bir şey yok. Önce Nazilli'ye gelin oradan da Karacasu arabasıyla Afrodisias'a gidersiniz. Peki kardeşim aradaki 11 km'yi yayan mı gideceksin? Amacım ekonomik ve kısıtlı imkanlarla benim gibi yolculuk yapmak isteyenlere yardımcı olmak. Yola çıkarken ona göre plan yapıp bütçenizi ayarlıyorsunuz. Yazın bilmem direkt giderler mi otobüsler ama kışın gitmiyor Nazilli'den. O yüzden Karacasu'dan 5 TL ücretle Ataeymir arabalarına biniyorsunuz ve araç sizi 20 dk gibi bir sürede Afrodisias Antik Kenti'nin ilerisindeki ışıklarda sizi indiriyor. 3 dk sonra Afrodisias'ın girişindesiniz zaten.



Afrodisias'a vardık, güler yüzlü personellerinden 20 TL olan giriş biletimizi aldık ve teşekkür edip turumuza başladık. Yolun sağı ve solunda üzerinde işlemelerine hayran kalınacak, kazılarda ortaya çıkmış eserlerin ortasında adımlarımı atıyorum. Afrodisias; Roma çağında Afrodit tapımı ile ünlenmiş bayındır bir kentmiş. M.Ö 6 yüzyılda Afrodisias küçük bir köymüş ve Aphrodit Tapınağı da bu dönemde yapılmış. Şehir M.S 3. yüzyılın sonlarında Roma İmparatorluğunun Karya eyaletinin başkenti olmuş. M.S 4. yüzyılın ortalarında da kentin etrafı surla çevrilmiş. M.S 6. yüzyıldan itibaren bayındır halini ve önemini kaybetmeye başlamış ve Afrodit Tapınağı kiliseye dönüştürülmüş. Küçük bir kasabaya  dönen kent 12. yüzyılda tamamen terkedilmiş.




Kent hakkında ilk bilgileri aldık. Farklı yönleri gösteren okların altlarında bulunan yerlerin isimleri yazılı. Hislerime güvenerek bir yöne doğru ilerledim ve Afrodit Tapınağı'nın kutsal alanına girişi sağlayan anıtsal yapı Tetrapylon ile karşılaştım. M.S 200 yılı civarında inşa edilen bu kapı  sayesinde şehrin kuzey - güney doğrultulu ana caddesi tapınağın önündeki geniş avluya bağlanmış. Arkasında doğa manzarası, önünde yeşillik alanı. Sizi etkileyen büyüklüğüyle harika bu yapıyı detaylı olarak incelemeyi unutmayın.


                                                                      TETRAPYLON




Kapıyı geçtikten sonra gözümüze Afrodit Tapınağının yüksek sütunları çarpıyor. Sıradaki durağımız orası. Afrodit Tapınağı'nın yapımına M.Ö 1. yüzyılın sonlarında başlanmış. Yapının masraflarını Agora ve Tiyatroyu da yaptıran ve şehrin önemli kişileri arasında yer alan Zoilos adlı kişi karşılamıştır. Tapınak yaklaşık M.S 500 yılında kiliseye çevrilmiş ve bu yeni kullanım ile beraber çok geniş bir mimari yenileme programına başlanmış. Bu yolla yapı tapınaktan daha büyük, bazilika planlı bir kilise, haline dönüştürülmüş. Yapının kilise olarak kullanımı 12. yy sonlarında bölgenin Selçuklu kontrolü altına geçişine kadar devam etmiş. Kilisenin içinde ayaktaki sütunların arasından sonuna kadar ilerledim. Alan çok büyük sağa ve sola giden yollar var. Hava 19 derece civarı. Yani gezmeye devam!


                                                                AFRODİT TAPINAĞI


Afrodisias'ın antik devirdeki şehir hayatında önemli bir yere sahip Bouleuterion (Meclis Binası) adımlamalarımızın sonlandığı yapı. Bina şehrin yerel yönetimini sağlyan meclisin toplanma yeri olduğu gibi, kapalı tiyatro, konser salonu ve halkın toplanma yeri olarak da çok işlevli olarak kullanılmış. 1750 kişilik oturma kapasitesine sahip olan bu yapının koltuklarında otururken "acaba ne kararlar alındı zamanında burada" diye düşünüyor insan.


                                                        BOULEUTERİON (MECLİS BİNASI)



Şehrin yolları bir tarihi yapıdan diğerine uzanıyor. Tarihi yapıların yanından içinden bir diğerine doğru ilerliyorum. Şubat ayı olması sebebiyle sadece birkaç kişi gördüm. Kocaman antik şehirde duyduğum sadece adımlarımın sesi. Roma İmparatoru Hadrian'a adanan ve M.S 2. yy'da yapılmış Aphrodisias kamusal binalarının en büyüklerinden biri olan Büyük Hamam, antik şehirlerde görmeye alıştığım bir yapı. Roma döneminde yıkanma faaliyetini hakkındaki bilgiler o döneme ait yapıları ziyaret ettikçe daha da pekişiyor. Roma döneminin izlerinin bulunduğu şehirlerde bu ayrıntıya dikkat edin. İmparator Hadrian'a adanmış bir yapı daha listeme eklemiş oldum ayrıca. Daha önce Antalya'da Hadrian Kapısı'nı ve Efes'te Hadrian Tapınağı'nı ziyaret etmiştim. Neyse yan tarafta Antik Havuz ve Pazar Yeri var bekleme yapmayalım :)


                                                                     BÜYÜK HAMAM



                                                          ANTİK HAVUZ VE PAZAR YERİ

Giderek kapasite sayısı artan yapıları ziyaret ediyoruz. Bu yapıda ufak çaplı bir hayat hikayesi de öğreniyoruz. Hem tiyatro gösterileri hem de kamusal toplantılar için kullanılan Tiyatro 7000 kapasiteli harika yapılardan biri şehirdeki. Yazıtta binayı yaptıran kişinin, kendisini ilk Roma İmparatoru Octavianus Augustus'un azat edilmiş kölesi olarak tanıtan Gaius Julius Zoilos olduğu belirtilmiş. Bir dakika ! Zoilos ismini Afrodit Tapınağı'nın yapımında da duymadık mı? Azat edilmiş köle ve şehrin saygın kişisi mi? Bakalım nasıl bir hikaye öğrendik burada. Bilgilerden okuduğum kadarıyla Zoilos muhtemelen Aphrodisias'ın yerlisiydi ve korsanlar tarafından kaçırılmış, sonrasında ise Octavianus tarafından satın alınmış ya da ona miras kalmış. Kölelikten azat edilen Zoilos, başkent ile güçlü ilişkileri bulunan zengin bir kişi olarak memleketine dönmüş. Severim ziyaret ettiğim yerlerde ilginç hikayeler bulmayı. Notlarımız arasına bir yenisini ekledik hadi hayırlısı !


                                                                              TİYATRO


Stadyumlara gidip vakit geçirmeyi sevenler burada mı? Atmosfer heyecan falan güzel oluyor değil mi? Spor karşılaşmaları, yarışmalar, aktiviteler falan... Afrodisias Antik Şehri'nde dünyanın en iyi korunmuş ve en büyüklerinden biri olan stadyumu ziyaret ettim. Afrodisias Stadyumu 270 m uzunluğunda ve 30.000 kişilik oturma kapasitesine sahip. Yapı M.S 1.yüzyılda koşu, uzun atlama, disk ve cirit atma, güreş gibi geleneksel Yunan spor yarışmaları için kullanılmış. Stadyum aynı zamanda gladyatör (zırhlı sporcu) ve vahşi hayvan mücadeleri amacıyla da kullanılmış. Yaklaşık M.S 400'de yapının doğu tarafı, içinde Roma usulü kan dökülen, vahşi sporların yapıldığı bir arenaya dönüştürülmüş.


Stadyumun oturma sıralarına kazınan pek çok yazıtta stadyumu dolduran kişiler hakkında pek çok ilginç bilgi veriyormuş. Örneğin; dericiler ve kuyumcular gibi meslek gruplarına ayrılan alanlar olduğu gibi hem kadın hem erkek belirli kişilere ayrılmış oturma yerlerinin bu bulunduğu anlaşılmış. Afrodisias'ın yerli halkının oturduğu özel yerlerin yanı sıra Menderes Antakyası (bugünkü Başaran) ve büyük olasılıkla Milet gibi diğer çevre şehirlerden gelen insanlar içinde stadyumda belirli alanlar ayrılmış.




Vallahi stadyumu farklı açılardan fotoğraflayayım diye dolanırken yoruldum. Ama tribünde oturup dönemi hayal etmek güzel şey. Bakalım uğramadığımız neresi kaldı? Başladığım noktaya geri dönüp ters yöne hareketleniyorum bu sefer. Bu noktada dikkat etmeniz gereken inanılmaz işçilik örnekleriyle Aphrodisias'ta çok sevilen bir mimari bezeme elemanı olan maske ve girland frizleri. Popüler dramadan seçilmiş bu maske betimlemelerini yakından inceleyebilirsiniz.


Maske ve girland frizlerini geçtikten bir kaç adım sonra üstünde kabartmalarıyla dikkatimi başka bir yapı çekti Sebasteion. Roma İmparatorluğu'nun Yunanca konuşulan bölgelerinde oldukça sık rastlanan bir uygulamaya göre Roma İmparatorlarına Tanrı olarak tapınılıyormuş ve Sebasteion da bu amaçla kullanılan bir dini yapıymış. Yapı üzerinde yer alan kabartma heykeller özellikle dikkatinizi çekebilir. Bu tarihi yapıyı da ziyaret edebileceği nizi aklınızda bulundurun.


                                                                          SEBASTEİON



Çıkmadan önce Afrodisias Müzesine de girmeyi de  unutmuyoruz. İçeride çok güzel eserler var. Göz atabilirsiniz.


Yaklaşık 2 saat civarı sürdü gezi. Bana kalsa sabah erkenden girip kapanış saatine kadar her eser için detaylı 1 saat fotoğraf çekimi yapmak isterdim. Ama maalesef süremiz kısıtlı. Gelmeden şöföre sorduk her buçukta araba buradan geçiyor ve kış olduğu içinde son araba 16.30 dedi. Biz gezimizi 16.10 da bitirip yürüdük durağa. Minibüs saat 5' te geldi. Oradaki insanlarda saat 5.30'da da araba var dediler. Yani durumlar karışık. Ne ders çıkardık? Sakın son arabaya falan kalmayın bu mevsimlerde giderseniz. Kışın ne olacağı belli olmuyor. Hava çok güzeldi, kalabalık yoktu güzel bir gündü ama heralde araba geç gelse çok zaman kaybederdik. Geldiğimiz gibi önce Karacasu'ya oradan da Nazilliye 45-50 dakika da ulaştık. İzmir'e 17.50 trenine yetişememeyi göze aldık zaten rahat gezelim diye. Bir diğer tren saat 19'daki trendi. Yaklaşık 30 dakika kala yetiştik hızlıca bir şeyler atıştırdık ve trene atladık.


Şimdi kısaca sizin için günü özetliyeyim:

* Toplam maliyetimiz tren gidiş dönüş, iki minibüs git gel ve Afrodisias giriş ücreti ile birlikte 76 TL
* Afrodisias Antik Kenti'nde Tetrapylon, Afrodit Tapınağı, Stadyum, Hadrian Tapınağı, Tiyatro gibi tarihi yapıları ziyaret ettik.
* İzmir'den Nazilli yaklaşık 3 saat 23 dk civarı, Nazilli'den Afrodias'a ulaşım beklemelerle birlikte 1.30 saat sürdü.
* Ulaşım için öncelikle Nazilli'den Karacasu Birlik arabalarına oradan da Afrodias'a gitmek için Ataeymir minibüslerine binmelisiniz.
* Afrodisias'ı gezmek için 2 - 2.5 saat civarı vakit ayırdık. Her yapıyı incelemek, fotoğraflamak, gezinin keyfini çıkarmak için.
* Beni Instagramdan da takip edebilirsiniz ayrıca ( travellercan )

Vakit ayıran herkese teşekkürler. Tekrar görüşmek dileğiyle ...















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder