ZEYTİN KOKULU YOLLARIN MAVİLİKLERE ULAŞTIĞI ŞEHİR : BALIKESİR


Parçalar halinde ziyaret ettiğim noktaları birleştirip sizlere anlatma günü bugün. Aslında bana çok uzakta bir yer değil ama detaylı bir yazı haline bir türlü getiremedim. Sürekli bulunduğumuz yerler bizden çok, ilk kez gelen kişilere farklı gelirde sanki biz bir şey bulamayız ya o şehirlerde, Balıkesir'de sanki benim için öyle. Çocukluğumdan beri pek çok yaz gittim ama anlatmak için değil de çoğu kez gezmek için. Blog da bu sefer, ata topraklarını ziyaret etmişken, bilinen ve popüler mekanları gezip sizlere bahsetme zamanı geldi dedim. Höşmerim tadında bir yazı sizlerle bakalım kimler kaşığına görebileceği mekanlar koyacak.

                                                                    Pelitköy manzara

BURHANİYE

Balıkesir'in merkezinde çok fazla vakit geçirmedim. Zaten ilçeler güzellikleriyle insanı kendine çokça çekiyor. Zamanımın büyük kısmı Burhaniye'de geçer buralara geldiğimde. Bu yazıyı yazarken 7 yıllık bir aranın ardından uğradığım yerden taze bilgileri sizlerle paylaşıyorum.Nasıl vakit geçirebilirsiniz? Ben genellikle Ören'de denize girip akşam ziyaretleri için İskele ve Ören'e gitmeyi tercih ediyorum. Bu noktalar Burhaniye'ye 15 dakika mesafede ve Balkart aldıktan sonra sadece 3 TL gibi bir ücretle ulaşabileceğiniz yerler. Bu sene Ören'i biraz daha durgun gördüm. Deniz tercihi için Ören'in büyük bir halk plajı var. Hiçbir ücret ödemiyorsunuz, araba için otoparklar ücretli. Sizin sadece gelirken plaj şemsiyesi, hasır, havlu falan getirmeniz lazım. Yok aman! ben uğraşamam derseniz oradan şezlong da kiralayabilirsiniz. 15 TL mi neydi galiba fiyatı da. Valla denize de belli olmuyor. Haziranda girmiştim ben bir kez bayağı soğuktu. Bu sefer temmuz ziyaretinde bir kez dalgalı denk geldi onun dışında fena değildi. Yani Burhaniye - Ören - İskele noktalarından birini tercih ederseniz tatil için diğerine ulaşmak çok zor değil. Biraz araç kalabalığı var onu da aklımdan çıkmadan yazayım. Eskiden pek yoktu bu kalabalık şimdilerde ise büyük şehirlerden ziyaret çok.

                                                                     Ören Halk Plajı

Ne kadar biliniyor dışarıdan gelenler tarafından bilmem ama size bir de Pelitköy tarafından bahsedeyim. Belki plaj seçenekleriniz arasına orayı da eklersiniz. Burhaniye'ye 20 dakika mesafede. Yazlıkların güzellikleriyle damga vurduğu bu yerde özellikle denizi yukarıdan izlerken çok hoş görüntülere şahit oluyorsunuz. Yollar bir garip bir aşağıya bir yukarıya derken bir deniz seviyesine inip bir tepeye çıkıyorsunuz. Benim en sevdiğim kısım zeytin ağaçlarının yanında kimsenin pek olmadığı yerde denizi izlemek. Yanımızda iki sandalye bir şemsiye olsa da manzaranın keyfini çıkartsaydık dediğim oldu. Bir sonraki sefer arabanın arkasına atacağız artık. Arabanızla geldiğinizde dikkat etmeniz gereken nokta ise yolun  kenarından denize doğru giden yollar. Çok hızlı gitmez de sağınıza iyi bakarsanız fazla gürültünün  olmadığı ya da az kişinin denize girdiği yerler bulabilirsiniz. Bunun dışında tabii ki de orada yaşayan ya da ziyarete gelmiş insanların kullandığı plajları da gördük.

                                                                        İskele gün batımı


AYVALIK - SARIMSAKLI PLAJI

En merak ettiğiniz kısım burası mı yoksa? Kumsalının güzelliğini duyduğunuz Sarımsaklı Plajı ve rengarenk fotoğraf karelerinin sosyal medyada paylaşıldığı Ayvalık Cunda Adası. Tabii ki araya bir de güzel manzarası ve farklı hikayesiyle Şeytan Sofrası ziyaretini de ekleyeceğim. Önce Sarımsaklı plajına sonra Şeytan Sofrası'na en sonda Cunda Adası'na uğradık. Sarımsaklı plajı uzunluğuyla dikkat çekiyor. Yüksek bir nokta bulup fotoğrafını çekemedim. Farklı noktalarda farklı beach club tarzı yerlerde denize girebiliyorsunuz. Yani herkes oralarda denize girmiyor tabii kumsalın boş noktalarına havlu atanlarda var.

                                                                      Sarımsaklı Plajı

Ayvalık yolundan devam etmeden yana tarafa dönüp deniz manzarasını gözden yavaş yavaş kaybolurken tırmanmaya başlıyoruz tepeye. Bir süre sonra park etmiş arabaları gördüğünüzde çok fazla devam etmeden aracınıza bir yer bulun çünkü yol biraz dar. Arabamızı bıraktıktan sonra ufak bir yürüyüş ve harika manzarasıyla bizi bekleyen ilginç bilgilere ulaşıyoruz. Size anlatacağım iki hikaye var. Birinci buranın isminin nereden geldiği, ikincisi ise burada bulunan ayak izinin hikayesi. Neden buraya Şeytan Sofrası diyorlar? Gelelim cevap kısmına: Ayvalık civarında rumların yaşamış olduğu ve Osmanlı İmparatorluğunun hüküm sürdüğü dönemde bu tepede PANOLEPE adında (şeytan lakaplı) kendini halktan soyutlamış, mistik bir yaşam süren bir şahıs yaşamaktaymış. Ayvalık ve civarında kıtlık baş göstermeye başlayınca din adamları ve papazlar tarafından kıtlığın sebebi olarak, PANOLEPE gösterilmiş ve halkı galeyana getirerek onu linç etmesini istemişler. Bunun haberini bir keçi çobanından alan PANOLEPE, çözümü burada kuş sütü dahi eksik olmayan bir sofra hazırlamakta bulmuş, kendisini linç etmek için gelen halk sofranın cazibesine kapılıp PANOLEPE yi unutmuşlar. O da buradan kaçarak kurtulmuş. O tarihten beri buranın adı Şeytan Sofrası olarak anılmış.



Sıra rivayetlere göre ayak izinin hikayesinde; Edremit Körfezi'ne tam hakim olan dağların adı Kaz Dağları (İda Dağları). Yunan mitolojisinin yaşandığı dağlarmış. Gerek tek tanrılı gerekse pagan dinlerin tek bir ortak özelliği varmış, o da şeytanın cennetten kovulduğudur. Yunan mitolojisinde ise Tanrılar kralı Zeus tarafından bu görev Ay Işığı tanrıçası SELENE'ye verilir. SELENE tarafından cennetten kovulan şeytanın bir adımını buraya, diğer adımını ise Midilli adasına atıp kaçtığı rivayet ediliyormuş. 

Şeytan Sofrası'na çıktığınız zaman bu mitolojik hikayede geçen ayak izini harika manzarayı izlerken yakından görebilirsiniz. Şunu söylemem lazım ki inanılmaz bir rüzgar vardı tepede.



Günün son ve en renkli noktasına ulaşmaya geldi sıra. Cunda adasının hep merak ettiğim nasıl acaba dediğim renkli sokaklarına bakacağız. Giderken direkt Cunda Adası'na dönmedik hadi Ayvalık içerisinden geçelim dedik. Yani keşke döneydik! Merkezi hem insan kalabalığı hem de araç kalabalığı açısından çok zaman kaybı yaşatıyor. Yani yaya olsanız problem yok ama araçla biraz canınız sıkılabilir. O yüzden trafik durumuna trafiğe falan bir göz atın olur mu? Tabii böyle kalabalık olunca durupta bakamadım merkeze. Sadece aklımda kalan sahildeki yat tekneleri. Ayvalık'tan kalkan turlar var , gelmeden ya göz atın ya da gelince bir bakın isterseniz. Neyse trafik açıldı Cunda Adası'na giderken, Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü tabelasının bulunduğu köprüden geçip adaya ulaştık. Şimdi; araçla geliyorsak neye dikkat ediyoruz? Cevap tabii ki park sorununa. Dar sokaklar fazla her yerde otopark tabelaları var. Biz en son sahilin orada yolun sonundaki park yerinde yer bulduk. Ücreti 7 TL olması lazım.Daha fazla ilerleyemiyorsunuz çünkü her yer insan kalabalığı.

                                                        Ayvalık Cunda Adası sokakları

Biraz hayal kırıklığım oldu. Cunda adası canlı, evet çok hoş, fotoğraf karelerinde gördüğüm o renkli sokakları var. Yalnız çok kalabalık yaşamak istediğimiz dakikaları aceleye getiriyor sanki. Herkes bulduğu renkli köşenin önünde fotoğraf çekme yarışında. Sokaklarda rahat yürümeniz ya da fotoğraf karesi almanız çok mümkün değil. Ya önünüze biri geliyor ya da çok kalabalık. Önümden geçen bir ablanın - sanırım oralı - söylediği cümle her şeyi özetledi benim için : " Yıllardır buradayım bu insanlar kadar fotoğrafım yok." Bende size görmediğiniz ya da merak ettiğiniz yerler hakkında bilgi vermek ve görsel sunmak için bazen gezerken yaşayacağım keyiften feragat ediyorum. Ama yazmak, paylaşmakta benim için gezmek kadar önemli ve hobi. Bu yazılar dış dünya ile kurulan bir araç. Sanırım bu fotoğraf çekme yarışının ana sebebi sosyal medya da paylaşım. Neredeyim bak ben? O yüzden geliş tarihinizi dikkatli seçin. Yok bana farketmez bende öylesine fotoğraf atacağım diyorsanız ben temmuzda geldim sizde o tarihlerde kalabalık arasında dolaşabilirsiniz.





Günü ismi duyulmuş bir turistik noktayı daha gezerek bitirmiş oldum. Sakinliği sevenler önerilerime kulak verin derim. Kendinize güzel anılar bırakacağınız bir seyahat planlarsınız umarım.

BANDIRMA - ERDEK

Birgün İzmir - Ankara Mavi trenini kullandıktan sonra yolculuk bana o kadar rahat geldi ki acaba yazın Ankara'dan binip Balıkesir'de insem sabaha karşı oradan denize falan gidip acayip bir deneyim yaşayabilir miyim? diye düşünmüştüm yolculuğun ilk bir kaç saatinde. Sonra koltuk üzerinde yorgunluk artınca anca yataklı vagonla gidersem belki planlanır diye rafa kaldırmıştım bu düşüncemi. Ben tren yolculuklarına bayılırım saati farketmez rahatsam yapmak isterim.Bandırma seyahatimi de böyle gerçekleştirmek istedim. Akşam saat 7'de trene binip sabaha karşı saat 6 civarında Balıkesir garında indim. Bandırma'ya belediye otobüsleri ile gitmek mümkün. Otobüs saat 8'de geliyor ve indiğimde kimsenin olmadığı tren garında 1 - 1.30 saat civarında vakit geçirdim diyebilirim. Her şehirde olduğu gibi Balıkesir'de de bir otobüs kartı almam gerekti. Koleksiyon açısından iyi de, bilmediğiniz yerde de yani kart satış noktası bulmak olay yani. Neyse ki tren garının hemen karşısındaymış,  saat 7'de açıldı ve kartımı 5 TL karşılığında aldım. Yolculuk ücreti Balıkesir - Bandırma 12 TL. Saat 8'de otobüs Cengiz Topel caddesinin oradan kalkıyor. Orası da 10 dakika ilerideymiş navigasyon sağolsun buldum. Kış ayında yazlık yere yolculuk gibi bir şey oldu benimkisi. İsmini çok duyduğum için görmek istemiştim Bandırma'yı görmüş oldum. Çok fazla büyük değil vakit geçirilebilecek sahil kıyısı var denilebilir.

                                                                    Bandırma sahil



Bandırma da sahilden çok da uzak olmayan bir yerden Erdek'e giden otobüslere bindim. Denize girmek tatil için falan ismini fazlaca duydum. Tabii kış koşullarına göre değerlendirmem haksızlık olur. Çarşısı, her yer kapalı ,sahilde şemsiye şezlong yok ne söyleyeyim? Baktım kumsalı falan büyük mü manzarası nasıl diye. Madem yorum yapamayacaksın ne gidiyorsun diye soran varsa cevap: ben bazı zamanlar kalabalık sevmiyorum. Hani sakinken gidip bakayım insanlarla beraber renkli bir potansiyel oluşturup bana renkli kareler sunar mı diye? Beni çok cezbetmedi, fotoğraflara bakıp sizde kendi kararınızı verebilirsiniz. Sonuçta blog yazma amacım nerede ne var insanlara anlatmak, gidin ya da gitmeyin demek değil.

                                                                        Erdek sahil




Balıkesir'de farklı zaman aralıklarıyla uğradığım birkaç ilçeyi sizler için derleyip doğru kelimelerle işinize yarayacak bilgileri aktarmaya çalıştım. Şunu öğreniyorum ki gezerken gittiğin yerlerde beklentini çok yüksek tutma. Sonra " bunun için mi geldim ben?" demeyin. Her yerin farklı bir havası, insana kattığı farklı bir özelliği olur. Buraya geldim ama istediğim gibi olmadı, gitmedi dememek için buradan bana yeni şeyler katabilecek neler olabilir arayışına girin. Böylece  kişisel gelişiminize ve hayatınıza pozitif katkı sağlayan anları yaşamış olarak gezilerinizi noktalayabilirsiniz.





























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder